Önümüzdeki yıllarda daha da sık duyacağınız bir kavram olan mindfulness günümüzde sadece iş dünyası, sağlık, psikolojik müdahale gibi alanlarında değil, eğitim alanında da kullanılıyor.
Harvard ve Oxford gibi dünyanın önde gelen üniversitelerindeki bilim adamlarının üzerinde çalıştığı, faydalarının yüzlerce farklı araştırmada tekrar tekrar kanıtlandığı mindfulnesss yaklaşımı, eğitim dünyasında da hem çocuklara, hem de öğretmenlere fayda sağlıyor.
Basit bir anlatımla mindfulness (Türkçe olarak “farkındalık”, “bilinçli farkındalık” , “yargısız farkındalık” veya “bilgece farkındalık” olarak da kullanılır) belirli bir bakış açısı ve tutumla anda kalabilme becerisidir. Anda kalabilmek kulağa çok basit gibi gelen, ama uygulaması zor bir beceri. Zor olmasının sebebi de zihnimizin anda olmaya değil, geçmişe ya da geleceğe gitmeye, bir sorun üzerinde düşünmeye, planlar yapmaya veya hayal kurmaya meyilli olması.
Oysa araştırmalar gösteriyor ki anda kalabilme becerisi iki temel alanda fayda sağlar: Birincisi dikkat, odaklanma, konsantrasyon, problem çözme, karar verme gibi beynin ön bölümü (prefrontal korteks) tarafından yönetilen bilişsel yeteneklerinde iyileşme. Diğeri ise duygu, düşünce ve beden farkındalığı sayesinde daha çok alt beynin (limbik sistem) düzenlediği duyguları yönetebilme ve stresle başa çıkma gibi becerilerde gelişim.
Bu faydaları sayesinde mindfulness uygulamaları İngiltere ve Amerika’daki okullarda hem çocuklara hem de öğretmen ve ebeveynlere yönelik olarak yer bulmaya başladı.
Şöyle düşünün, sürekli dikkati dağılan, ya da çabuk sinirlenen, üzülen bir çocuğu okul hayatında ne gibi zorluklar bekler? Ya da uzun süre konsantrasyon gerektirecek konular üzerinde çalışmak, okulda, sınavda başarılı olmak, arkadaşları tarafından sevilmek, uyumlu olmak gibi beklentiler çocuk üzerinde ne kadar büyük bir stres yaratıyordur? Dikkat ve konsantrasyonlarına, dolayısı ile öğrenmelerine yardımcı olacak, duygusal dünyalarını daha iyi düzenlemelerine, yani daha mutlu ve bütün birer birey olmalarına yardımcı olacak bir araç olan mindfulness işte tam da bu yüzden gitgide daha çok eğitim kurumu tarafından benimseniyor.
Mindfulnessın eğitim alanındaki faydası sadece öğrencilere yönelik de değil. Öğretmenler de bireysel olarak bu programı uyguladıklarında stres yönetimi konusunda olumlu sonuçlar almışlar. Gerçekten de aşırı yorulma ve bireysel kaynaklarını zorlayarak çalışan eğitimcilerin tükenmişlik hissi yaşamaları da sık karşılaşılabilen bir durum. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre her 5 öğretmenden 1 tanesi kendisini aşırı stresli ve yorgun olarak tanımlamış ve bunun sınıftaki performansına da yansıdığını belirtmiş. Stres yönetimini kolaylaştıran ve psikolojik esneklik yaratan bir beceri olarak mindfulness her kesimden profesyonelin optimum performans gösterebilmeleri için yararlı bir araç.
“İnsan beyninin erken yaştaki öğrenme ve gelişme kapasitesinin hızı da göz önüne alındığında yaşa uygun bir şekilde sunulan mindfulness eğitimi çocuklarımıza yapılacak önemli bir yatırım olacaktır.”
Mindfulness eğitimleri bu alanda özel eğitim almış eğitmenlerden alınabiliyor ve yetişkinler ve çocuklar için ayrı programlar var. Yetişkinler için Mindfulness Temelli Stres Azaltma (MBSR) ve Mindfulness Temelli Bilişsel Terapi (MBCT) programları uygulanırken çocuklara yönelik olarak Mindfulness in Schools (MiSP), 7 – 11 yaş arası çocuklar için Paws, ve 11 – 18 yaş arası gençler için ise .be isimli programlar sunulabiliyor. İngiltere’de bugüne kadar iki milyondan fazla öğrenciye mindfulness yaklaşımı anlatılmış ve bu yaklaşımı sınıflarına katan eğitimciler öğrencilerin öğrenmeye hazırlılık, uyum, işbirliği, sabır gibi alanlarda çok daha iyi olduklarını gözlemlemişler.