Google’ın İlk mühendislerinden biri nasıl bir kişisel gelişim gurusu haline geldi ve onun dersleri İçin neden binlerce kişi bekleme listesinde?
2006 yılında, Google mühendisi Chade-Meng Tan, artık büyük makinedeki bir dişli gibi hissetmek istemediğine karar verdi ve İnsanların farkındalıklarını geliştirmek İçin eğitecek bir program oluşturmaya başladı.
Bu bir Kumbayaanı değildi; Tan’ın iddialı kursu insanlara duygularının daha farkında olmayı, başkalarına daha çok merhamet duymayı, daha sürdürülebilir ilişkiler kurabilmeyi ve nihayetinde dünya barışına katkıda bulunabilmeyi öğretecekti. Ya da hiç değilse işyerinde huzur ve uyum yaratmayı…
1999 yılında şirketin 107 numaralı çalışanı olarak Google’a giren Tan birkaç danışmandan, bir Stanford bilim insanından ve girişimcilik deneyimine sahip MBA diplomalı bir Zen öğretmeni olan Marc Lesser’den oluşan bir ekip kurdu. 2007 yılında ise Google çalışanlarına iki günlük ilk “Kendini İçinde Ara” kursu verildi. Bu etkili müfredat sayesinde Tan’ın Google’ın İyi Adamı olarak atanması çok sürmedi. Pozisyonu “zihinleri aydınlatmasını, kalpleri açmasını ve dünya barışı yaratmasını” gerektiriyor.
Bu yıl aşağı yukarı 1.500 Google çalışanının bu eğitimden geçmesi bekleniyor. 2012 yılında, Tan ve ekibi bu kursu Google dışındaki kuruluşlara ve topluluklara da ulaştırmaya karar verdi. Böylece bir sivil toplum kuruluşu olan Kendini İçinde İçinde Ara Liderlik Enstitüsü (SIYLI) kurulurken, Tan’ın Kendini İçinde Ara kitabı Dalai Lama ve eski Başkan Jimmy Carter tarafından takdir edildi.
O dönemlerde SAP için program mühendisliği yapan Peter Bostelmann, Tan’ın kişisel gelişim çalışmalarını kurumsal dünyaya kazandırma becerisinden etkilenerek Aralık 2012’’de kursa kaydoldu. Eğitimin ardından Bostelmann, Tan’ın Google için yaptığı şeyi kendisinin de SAP için yapması gerektiğine karar verdi.
“Benim için mindfulness özel bir konu ve bu kurs onu bütünleştirmeme, tüm parçaları bir araya getirip iş dünyasında uygulamama yardımcı oldu – mesela gerçek hayatta biriyle zor bir diyaloğa girdiğinizde olanlar gibi” diye açıklıyor Bostelmann. “Özellikle yazılım endüstrisinde sektörel paradigmalar sürekli değişim halindedir. Bu program ise bu değişimle daha ustalıkla başa çıkabilmenizi sağlıyor; böylelikle hem kendi içinizde hem de ekibinizde neler olduğunu anlamak için, bir insan, bir çalışan ve bir lider olarak kendinizi yönlendirebiliyorsunuz.”
Bostelmann, yöneticilerle bu kursu SAP çalışanlarına verme konusunda konuştu, ne var ki birçoğu başlangıçta, özellikle de SAP Google’a kıyasla daha muhafazakâr bir kültüre sahip olduğundan, şirketin buna hazır olup olmadığından şüpheliydi.
Böylece Bostelmann Tan’ı misafir konuşmacı olarak getirdi ve aldığı tepkiler karşısında hayrete düştü. 2013 yazında SAP’nin yöneticileri bir deneme kursu yapılmasını kabul ettiler ve bu daha sonra tam bir programa dönüştü. Bugün SAP’nin ABD ve Almanya’’daki 400 çalışanı bu kursu tamamlamış durumda ve 800 kişi de bekleme listesinde. Bostelmann ise 2014’te SAP’nin Mindfulness Direktörlüğü’ne atandı.
Bostelmann kursa katılan SAP çalışanlarının programdan altı ay sonra bile daha az stresli ve daha verimli hissettiklerini bildirdiğini söylüyor. Hatta bir meslektaşı ona bu kursun “evliliğini de derinden etkilediğini” çünkü artık nasıl farklı bir şekilde dinleyeceğini bildiğini söylemiş.
“Bu hepimizin bir anda huzurlu ve mutlu olduğumuz anlamına gelmiyor; bence yanlış anlamalardan biri de bu” diyor Bostelmann. “Bu daha çok farkında olma ve kendini tanıma kapasitesi ile ilgili, yani gerçekleşen bir şey varsa bu sizin daha farkında oluyor olmanız. Ne zaman bir sorunla karşı karşıya kalsam, neler olup bittiğini ve nasıl tepki vermek istediğimi daha açık bir şekilde görüyorum.”
“Ben sadece basit bir program müdürüydüm. Kendini İçinde Ara kursunun ve bunu SAP’ye getirmemin neticesinde de kendi rolümü yarattım. Kendimden başka bir Mindfulness Direktörü tanımıyorum” diye ekliyor.
Duygusal zekâ becerileri işbirliğini, açık iletişimi, şeffaflığı ve yapmacık tavırların azaltılmasını destekliyor.
“Duygusal zekâ” Daniel Goleman’ın 1990ların ortalarında onu popülerleştirmesinden bu yana kurumsal dünyada da moda bir ifade haline gelmiştir. Bazıları, EQ’nun vazgeçilmez bir bileşen olduğundan hâlâ şüphe duysa da, Lesser iş yerinde insanların birlikte nasıl çalıştıklarının giderek daha önemli hale geldiğini ve başarılı işbirlikleri için EQ becerilerinin gerekli olduğunu söylüyor.
“Duygusal zekâ becerileri işbirliğini, açık iletişimi, şeffaflığı, yapmacık tavırların azaltılmasını, daha düşük egoyu ve insanların çoğunluğun iyiliğinin yanı sıra kurumun başarısı için çalışmasını destekliyor” diyor Lesser.
Kimsenin değişimden hoşlanmadığı doğru, ancak iki günlük kurs ve birkaç haftalık “uygulama dönemi” Google’ın tüm şüphecilerini iyi niyetli ve sadık çalışanlara dönüştürdüğüne göre, belki diğer şirketlerin de öz-farkındalık ve mindfulness eğitimi üzerine ciddi olarak düşünmesi gerekiyordur.
Bu yazının orijinali Fast Company’de yayınlamıştır, orijinal yazıya buradan ulaşabilirsiniz.